Hafta sonu, başrolünde Keanu Reeves oynuyor diye bu filme gittim. Sanki beğenmemişim gibi başladım ama filmi beğenmedim denemez; sadece beklentilerimin altında kaldı diyebilirim. İşledikleri konu çok güzel ama sanki biraz havada kalmış gibi.

İnsanoğlunun dünyayı ne yaşanmaz bir hale getirdiğini anlatan bir film. Birbiri ile savaşan ülkeler, birbiri ile çatışan insanlar, riyakarlığın artması, insanı insan yapan erdemlerin günümüzde hiç bir değerinin kalmaması filmi haklı çıkartıyor. Zaten filmde buna dem vurmakta. Keanu abimiz insan görünümlü inanılmaz güçlere sahip, dünyayı insanlardan kurtarmak ve insanları yok etmek için görevlendirilmiş bir uzaylı bu filmde.

Kahramanımız uzaydan gelen bir kürenin içinden süper güçlere sahip bir robot ile birlikte çıkıyor. Kendini yenilmez zanneden, süper silahlara sahip o gerizekalı amerikan askerleri keanu ve robot karşısında hiçbir şey yapamaz hale geliyorlar. Uzaylı konuşup dünyayı kurtabileceğini anlatmak istemesine rağmen zavallı amerika şu anda yaptığı salaklıklar gibi yine bir salaklık yapıyor ve yine silahlarına başvuruyor. Uzaylı konuşmanın bir işe yaramayacağını düşünüp görevini gerçekleştirmeye başlıyor ve evren üzerinde farklı türlerin bir arada yaşayabileceği birkaç gezegenden biri olan dünyayı insan ırkından kurtarmak için herşeyi yok etmeye başlıyor. Daha sonra filmin diğer başrol oyuncusunun üvey çocuğuyla olan ilişkisini görünce insanların içinde güzel duygular da barındırdığını görüp, insanlara bir şans daha veriyor ve tüm elektrikli veya teknolojik aleti susturup dünyadan çekip gidiyor.

Filmin işlediği konu gerçekten güzel. İnsanların dünyayı ne kadar yaşanmaz hale getirdiğini biraz havada kalmış olsada anlatmaya çalışmışlar. Şimdi artık 2009 yılındayız. Dünyanın her yerinde kaos hakim. Ülkemizde çatışmalar bir türlü son bulmuyor, balkanlarda kargaşa hat safhada, avrupanın ülkeleri karışmış (bknz: belçika), asya da her an karışıklık sürüyor zaten, afrika'da insanlar aç, amerika .... (boşlukları doldurunuz) ve ortadoğu hep karışık. Her gün onlarca insan ölüyor. Dün gece birileri sevinç çığlıkları eşliğinde yeni yıla girerken, Filistin'de ölenlerin yakınlarının çığlıkları eşliğinde İsrail saldırısını sürdürmeye devam etti.

İnsanlar böyle kendilerini katlettikleri gibi yapmış oldukları çalışmalarla doğaya da zarar vermekteler. Daha bu yaz tüm Türkiye susuzluktan şikayet etmedi mi? Tüm dünya yapılan bu sanayi hareketlenmesinden şikayetçi değil mi? Yavaş yavaş değil, artık çok büyük bir hızla dünyaya olan zararın sonuçlarını görmeye başladık bile. Dışarıdaki gürültü, arabaların çokluğu ve aldığınız havanın kötülüğü sizi de rahatsız etmiyor mu?

Düzeltilebilir mi peki? Acaba insanlar yaptıkları bu yanlış işlerin farkına varıp, kardeşce ve kimseye zarar vermeden yaşamayı öğrenebilirler mi? İnşallah öğrenebilirler yoksa dünyayı gerçekten yok ediyoruz ve böyle giderse bu yok edişin önüne hiçbir şekilde geçilemeyecek.



Geçtiğimiz haftalarda bir yazı kaleme aldık ve Bağ-Kur'lular (4/b) için, ödemekte oldukları prim tutarını düşürme imkanı olduğundan bahsettik.

Bu yazı ile ilgili olarak okurlarımızdan gelen sorulardan, bazı yanlış anlamaların olduğu anlaşılıyor. Bu yazımızda konuyu tekrar özetleyerek yanlış anlamaları gidermeye çalışacağız. Bundan sonra basamak sistemi yok! Bilindiği üzere 1 Ekim 2008 tarihine kadar, Bağ-Kur'da basamak sistemine göre prim alınıyordu.

Gerek esnaf Bağ-Kur'lular ve gerekse tarım Bağ-Kur'lular 1 ila 24. basamak arasında bulundukları basamağın %40'ı kadar primin ödüyorlardı. 1 Ekim'le birlikte yürürlüğe giren yeni SGK'da ise basamak sistemi terk edildi. Yeni sistemde daha önce SSK'lılar için uygulanmakta olan prime esas kazanç sistemi benimsendi.

Buna göre Bağ-Kur'lular da tıpkı SSK'lılar gibi asgari ücret (638,70 YTL) ile bunun 6,5 katı (4151,55 YTL) arasındaki rakam üzerinden prim ödeyecekler. Bağ-Kur'luların prim oranlarının %33,5 ila %39 arasında değişeceğini dikkate alırsak, ödenebilecek en düşük prim 214 YTL olacak.

Seçme hakkı var ama!

Daha önceki basamak sisteminde sigortalılar, Bağ- Kur'a girişlerinde ilk 12 basamaktan birisini seçebiliyorlardı. Ancak 12. basamaktan sonra herhangi bir seçme hakları bulunmuyordu. Oysa yeni sistemde, alt ve üst sınırlar arasında olmak kaydıyla dilediğiniz ay prim matrahını değiştirebileceksiniz. Bu imkandan yararlanarak aylık prim ödemenizi yarıya yakın hatta kimi basamaklar için üçte bire kadar düşürme şansınız olacak. Diyelim ki 1 Ekim'den önce Bağ- Kur'a 15. basamaktan prim ödüyordunuz.

Buna göre en son 2008/Eylül ayında ödediğiniz prim 424,14 YTL idi. Dilerseniz şimdi prim matrahı olarak asgari ücreti, yani 638,70 YTL'yi seçebilir ve 214 YTL prim ödeyebilirsiniz. Böylece aylık prim giderinizi %50 civarında azaltmış olursunuz. Daha önce 24. basamaktan ayda 784,28 YTL ödeyen kişi ise prim ödemesini üçte bir oranında düşürme şansı yakalamış oluyor. Bağ-Kur'luların genelde 13, 14 ve 15. basamaklarda prim ödediğini düşünürsek, genel olarak %50 civarında bir düşüş yaşanacaktır.

Ne kadar ekmek, o kadar köfte hesabı...

Ancak prim ödemenizi düşürmeniz, aynı zamanda ilerde daha düşük aylığa razı olmanız anlamına geliyor. Zira esnaf veya şirket ortağı olarak SGK'ya ne kadar yüksek prim öderseniz emekli aylığınız da o derece yüksek olacaktır. Yani imkanı olan esnaf veya şirket ortaklarına primlerini düşürmelerini değil, aksine artırmalarını tavsiye ediyoruz.

Öte yandan bizim tavsiyemizi, sanki bundan sonra daha düşük prim ödeyerek aynı tutarda aylık alma imkanı varmış gibi anlayan okurlarımız oldu. Oysa biz bu yazımızda olduğu gibi önceki yazımızda da böyle bir husustan bahsetmediğimiz gibi, imkanı olanların bundan sonra da yüksek prim ödemeye devam etmelerini tavsiye ettik.

Sağlık yardımlarını da düzenli alacaksınız!

Prim indiriminde okurlarımızın dikkatini çektiğimiz bir nokta daha vardı. O da yüksek tutarda primi düzensiz ödemektense, en düşük tutarda (tabandan) prim ödeyip düzenli ödemenin daha uygun olacağı idi. Zira yeni SGK'da özellikle Bağ-Kur'luların (4/b) sağlık yardımlarından yararlanabilmesi, primlerini düzenli ödemelerine ve 60 günden daha fazla borçlarının olmamasına bağlı.

Dolayısıyla primini tabandan ama düzenli ödeyen Bağ- Kur'lular sağlık yardımlarından da düzenli bir şekilde yararlanmış olacak. Görüldüğü üzere bizim tavsiyemiz, bağımsız çalışanların primlerini mutlaka düşürmeleri yönünde değil, böyle bir imkanları olduğunu ve düzenli prim ödemek için bundan faydalanabileceklerini hatırlatmak olmuştur.
Sadettin ORHAN/Bugün




SORU: "Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkındaki Kanun" hükümleri çerçevesinde kayıtlara intikal ettirilen varlıkların, ileride yapılacak vergi incelemelerindeki durumu ne olacaktır? Kanundan anladığımız kadarıyla kanun uyarınca bildirilen ve beyan edilen varlıklar nedeniyle 01.01.2008 tarihinden önceki dönemlere ilişkin hiçbir suretle vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı yapılmayacaktır. Bunun garantisi var mı?

YANIT: Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkındaki Yasa'nın 3. maddesinin 5. fıkrası uyarınca;

* Gerçek veya tüzel kişilerce 01.Ekim.2008 tarihi itibariyle yurt dışında sahip olunan varlıklardan yasa hükümleri çerçevesinde bildirilen veya beyan edilen varlıklar,

* Gelir veya kurumlar vergisi yükümlülerince Türkiye'de sahip olunan ve beyan edilerek yasal defter kayıtlarına intikal ettirilen varlıklar, nedeniyle 01. 01. 2008 tarihinden önceki dönemlere ilişkin hiçbir suretle herhangi bir vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı yapılmayacaktır.

Buna göre yurt içinde ve yurt dışında sahip olunan varlıklardan bildirme ve beyana konu edilenler ile ilgili olarak 01. 01. 2008 tarihinden önceki dönemlere ilişkin, bu bildirim ve beyanlardan hareketle herhangi bir vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı yapılması söz konusu olmayacaktır.

Ancak, 01. 01. 2008 tarihinden önceki dönemlerle ilgili olarak Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkındaki Yasa'nın yürürlük tarihinden önce başlayan vergi incelemeleri ile 01. 1. 008 tarihinden sonraki dönemlere ilişkin yapılacak vergi incelemeleri yasanın 3. maddesinin 5. fıkrası hükmü kapsamında değerlendirilmeyecektir.

Vergi incelemeleri ile ilgili olarak mükellefler nezdinde işe başlama tutanağının düzenlenmesi, vergi incelemesi yapılmak üzere mükellefin davet edilmesi, yasal defter ve belgeleri isteme yazısının tebliğ edilmiş olması veya matrah tesisine yönelik tutanak düzenlenmesi ya da yasal defter ve belgelerin incelenmek üzere vergi incelemesine yetkili olanlara ibraz edilmiş olması durumunda, vergi incelemesine başlandığı kabul edilecektir.

Dolayısıyla, 01. 01. 2008 tarihinden önceki dönemlerle ilgili olarak Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkındaki Yasa'nın yürürlüğe girdiği tarihten önce başlayan vergi incelemeleri sonucu bulunan matrah farkları üzerinden gerekli tarhiyatlar yapılacak ve bulunan matrah farklarından, söz konusu yasa kapsamında bildirilen veya beyan edilen varlıklara ilişkin tutarların mahsup edilmesi söz konusu olmayacaktır. (V.Seviğ)